18 Ağustos 2008 Pazartesi

Puls Oksimetre


 

Günlük yaşamımızda vücudumuzun genel sağlık durumuyla ilgili tıp laboratuarlarından alınan test sonuçları ile karşılaştığımız olmuştur. Bunlardan bir kısmı kanımızdaki oksijen oranıyla ilgilidir. Kandaki bu oksijen oranı doktorların teşhislerinde önemli rol oynarlar. Dolayısıyla bu verilerin kolayca ve kesin olarak elde edilmesi gerekir. Bu verileri elde etmenin iki genel yöntemi vardır. Bunlardan birincisi, zor, acı veren ve gerekli netlikte sonuç vermeyen, klasik kan alma yöntemidir. Bu bildiğiniz gibi uygun iğnenin, doğru damara, doğru yerde batırılarak kan alınmasına dayanır. Aksi halde doğacak olumsuzlukları hepimiz biliriz. İkinci yöntem ise bir oksimetre kullanmaktır.


Nedir?

Puls oksimetre, oksijen doymuşluk düzeylerini ve nabız hızını girişimsel olmayan bir biçimde elde etmemize yarayan becerikli bir araçtır. Eğer bir doktor yada hastaneye gittiğinizde parmağınıza küçük, kalın kumaş iğnesine benzeyen bir alet takıldıysa bu muhtemelen oksimetredir. Birçok şekil ve boyutta çeşitli kullanımlara hizmet vermektedir ve hepsinde aynı sonuç için yani oksijen doymuşluk oranlarını görüntülemek için kullanılır. 

Oksimetreler ameliyat odalarında anesteziciler tarafından, devamlı hayati sinyal görüntülemesinin bir parçası olarak sürekli kullanılır. Oksimetreler, 6 dakika yürüme testleri yapılırken doktorlarımız ya da akciğer tedavi takımları tarafından, güncel oksijen kullanım ayarlarına tepkimizi değerlendirmede kullanıldığı gibi muhtemel ilave oksijen ihtiyacına karar vermek için de kullanılırlar. Bir araç olarak, gece oksimetre testlerinde ve uyku laboratuvarlarında, geceleyin olan ilave oksijen kullanımı veya Bi-PAP ya da C-PAP gibi diğer çeşitli girişimsel olmayan nefes alma yardımları gerektirebilecek oksijen seviyesindeki ani düşüşleri saptamak için kullanılır.

 Nasıl Çalışır?

Bu gerçekten karmaşık ve ilginç bir süreçtir. Bir puls oksimetresi vücudun bir bölgesine ( genellikle bir parmağa bununla birlikte kalın yapay tırnakların ya da derin koyu renkte tırnak ojesinin olması durumunda ayak parmağına ve kulak memesine) gönderilen ışık dalgasını kullanır. Işık dalgası kanın oksijenli olup olmadığını saptamak için onun rengini kullanır. Kırmızı kan hücrelerinin yeteri kadar oksijenli olup olmamasına bağlı olarak kan rengimiz değişir. 

İki dalga boyundaki (650nm ve 805nm) probe dan bir ışık kaynağı çıkar. Işık, hemoglobin tarafından doymuş ya da doymamış olmasına bağlı olarak farklı miktarlarda kısmen soğurulur. İşlemci iki dalga boyundaki soğurmayı hesaplarken oksijenlenmiş hemoglobinin oranını da hesaplayabilir. Oksimetre nabız akışına bağımlıdır ve akış özelliğinin grafiğini gösterir. Akışın yavaş olduğu yerde oksimetre çalışamayabilir. Oksimetrenin içindeki bilgisayar sadece atardamar akışını göstermek için nabız akışını diğer daha statik sinyallerden ayırdetme yeteneğine sahiptir.

  Bol oksijenli kan genellikle parlak kırmızı renktedir, ve oksimetreden gönderilen ışığın çoğunu soğurur. Az oksijenli kan daha koyu kızmızı-mor renktedir, ve ışık dalgasını soğurmaz.
 Oksimetrenin bir diğer etkileyici yönü ise venous kan seviyeleri ve atardamar kan seviyeleri arasında ayrım yapabilme yeteneğidir. Bu muhteşem teknolojinin mekaniği onun titreyen venous kanın ve atardamarla taşınan kanın sabit akışı arasındaki ayrımı yapmasını sağlar.

  Puls oksimetre kullanılarak elde edilen oksijen seviyesi ölçümleri, daha girişken kan alımı ile elde edilen ölçümlere son derece yakındır. Kullanılan ünite ne olursa olsun (hastanelerde kullanılan, koşu bantlı, büyük, masa üstü üniteleri ya da daha küçük parmak ucu, pilli üniteler ) teknoloji aynıdır.

 

Pulse Okismetrelerin kullandığı sensörler:
   

Universal mandallı sensör : Yetişkinler için nokta tetkik yapmaya olanak sağlayan reusable prob 
Büyük yumuşak sensör: Yetişkinler için sürekli takip yapabilmeye olanak sağlayan reusable prob 
Küçük yumuşak sensör : 4 yaş ile adölesan çağı arasındaki çocuklarda parmaktan ölçüm yapmayı sağlayan reusable prob 
Pediatrik yumuşak sensör : 2 ve 8 yaş arasındaki çocuklarda parmaktan ölçüm yapmayı sğlayan reusable prob 
Nokta kontrollü yumuşak sensör : 10 yaş sonrası çocuklarda ve yetişkinlerde parmaktan ölçüm yapmayı sağlayan reusable prob 
Ayak parmak sensörü : Yetşkinlerde ayaktan ölçüm yapmayı sağlayan reusable prob 
Pediatrik ayarlanabilir sensör : Neonatal ve 20 aylığa kadar olan küçük çocuklarda ölçüm yapmayı sağlayan reusable prob 
Kulak sensörü : Yetişkinlerde kulaktan ölçüm yapmayı sağlayan reusable prob 
Yetişkin L – yapışkan sensör : El ve ayak parmaklarından ölçüm yapmayı sağlayan reusable prob 
Pediatrik L- yapışkan sensör : 12 yaşından küçük olan çocuklarda el ve ayak parmaklarından ölçüm yapmayı sağlayan reusable prob 
Bebek L- yapışkan sensör : 3 aydan daha küçük olan bebeklerde el ve ayaktan ölçüm yapmayı sağlayan reusable prob 
Yetişkin R- yapışkan sensör : Yetişkinlerde parmaktan sürekli ölçüm yapmayı sağlayan reusable bir sensör 
Pediatrik R- yapışkan sensör : Cihaz 5 yaşın altındaki çocuklarda sürekli ölçüm yapmayı sağlayan reusable prob 
Yetişkin disposable yapışkan sensör : Yetişkinlerde ölçüm yapmayı sağlayan disposable sensör 
Pediatrik disposable yapışkan sensör : 6 ay üzeri çocuklarda ölçüm yapmayı sağlayan disposable sensör  
 

  Ayarlama ve Performans

  Oksimetreler imal edilirken ayarlanır ve çalıştırıldıklarında otomatik olarak dahili devrelerini kontrol eder. Oksijen doygunluğunun %70 ve %100 olduğu aralıkta yanlışsızdırlar (+/-2%), ama %70’in altında daha az doğrudurlar. Sesli nabız sinyallerinin seviyesi, doymuşluk değerlerinin azalmasıyla düşer.

  Nabız dalga boyu (akımla ilgili) grafiksel olarak gösterilir. Bazı modeller, akım azaldığı zaman otomatik olarak görüntüdeki netliği artırır ve bunlardaki görüntü, sapmaları kanıtlayabilir. Alarmlar genellikle yavaş ve hızlı nabız atışlarına ya da %90’ın altındaki oksijen doygunluğuna yanıt verir. Bu seviyede PaO2 deki önemli düşüş ciddi hypoxia’yı gösterir. 

   

Aşağıdaki durumlarda puls oksimetrenin sonuçları kesin olmayabilir:

 
• Çevresel nabız kan akışındaki azalma çevresel vasoconstriction (hypovolaemia, şiddetli hypotansiyon, soğuk, kalp yetmezliği, bazı kalp aritmiyaları) ya da çevresel vasküler hastalıklardan kaynaklanır. Bunlar, analiz için yeterli olmayan sinyallerden doğar.
• Damar tıkanıklığı, bazı durumlarda yanlış ölçümlere sebep olabilir. Bu da probe un yeri ve yönü değiştirilerek önlenebilir. 
• Salondaki kafa üstü parlak ışıklar oksimetrenin kesin olmayan sonuç vermesine neden olabilir, cerrahi diathermy tarafından sinyallerin düzeni bozulabilir. Titremek, okismetrenin yeterli sinyal almasını zorlaştırabilir.
• Puls oksimetre farklı hemoglobin formları arasında ayrım yapamaz. Karboksihemoglobin (karbon monoksitle birleşmiş hemoglobin) %90 oksijenli hemoglobin ve %10 doymamış hemoglobin olarak ifade edilmiştir. Bu yüzden oksimetre doygunluğu olduğundan fazla gösterecektir. Methemoglobinin bulunması oksimetrenin yalnışsız çalışmasını engeller, doğru doygunluk ne olursa olsun değerler %85 e doğru yönelir.
• Methylene mavi, paratiroid ameliyatlarında ya da methaemoglobinaemia tedavisinde kullanıldığında doygunluk ölçümlerinde sapmalar görülebilir.
• Tırnak cilası yanlışlıkla zayıf ölçümlere neden olur. Buna rağmen bu aletler, sarılık, koyu renkli deri veya anemiden etkilenmezler.

 

Puls oksimetreler çok çeşitli durumlarda kullanılabilir ama anestezi sırasında oksijenin ve nabız atışının gösterimi için özel bir değeri vardır. Bunlar iyileşme safhalarında da oldukça kullanılır. Oksijen doygunluğu %95’in üstünde olmalıdır. Uzun süre kalan solunum hastalıkları olan hastalarda veya doğuştan kalp hastası olanlarda değerler daha düşüktür ve temelde yatan hastalığın şiddetini yansıtır.

  Yoğun bakımda oksimetreler, mekanik teneffüs ve sık sık oksijenle ilgili problemler klinik olarak fark edilmeden önce ortaya çıkarılmasında kullanılır. Oksimetreler mekanik teneffüsten vazgeçirmek için bir rehber olarak ve hastanın oksijen terapisinin yeterli olduğu kanısına varırken yardımcı olarak kullanılırlar. Bazı hastanelerde oksimetreler semtlerde ve resmi olmayan dairelerde kullanılır. Hastalar endoskopi için sakinleştirildiklerinde oksimetre personeli beklenmeyen bir hypoxia ya karşı uyararak güvenliği artırır. 

  Oksimetreler karbondioksit seviyesi hakkında bilgi vermezler. Hastanın klinik durumu da dikkate alınarak karbon dioksit seviyesinin bir şekilde bilinmesi şarttır. Hypoxia durumlarında gerekli önlem alınması hayati önem taşır. 


Sonuç 
Oksimetrenin anestezide ve cerrahi müdahelelerde hasta görüntülemedeki vazgeçilmezliği yıllarca sürecektir. 
Bu kadar karmaşık bir teknolojinin böyle küçük bir aletle kullanılır hale gelmesi bizde hayranlık uyandırır. Bizim bunu anlamamız, var olan eksikliklerini tamamlamamız biz Biyomedikal mühendislerine daha büyük heyecan verecektir.

 
Kaynakça
http://www.copd-international.com/Library/oximeter.htm
http://www.nda.ox.ac.uk/wfsa/html/u05/u05_003.htm
   

  http://www.baskent.edu.tr/~bmeweb/20494423.htm 

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Hayırlı Olsun